top of page

David Bowie

  • Satya
  • 3 Eki 2022
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 Eki 2022


Atalarımızın yaşadığı zorluklar, ailemizin geçmişindeki travmalar sadece bir yük müdür? Hayatı kucaklamak, kendi yolumuzda yürümek için nesilden nesile aktarılmış "bu yükleri atmamız, onlardan kurtulmamız" mı gerekir? Yoksa dedemizden, anneannemizden, bir teyzeden, bir amcadan, büyük dededen devraldığımız kadersel miras, bizim gücümüzün kaynağı olabilir mi?

Zihnimde bu soruyla açılan kapı, müziğiyle, sesiyle insanı sanki başka bir aleme götüren, dinlediğimde kalbime işleyen David Bowie’ye çıktı.

70'li yıllardan itibaren müziğiyle, yarattığı imgeyle dünyayı büyüleyen, "Şimdiye Kadarki En büyük Rock Yıldızı" olarak adlandırılan David Bowie' nin pırıltısı, gücü, nereden geliyor? O uzaydan "Dünyaya Düşen Adam" mı? "Yıldız Tozu" mu?


David Bowie' yi seviyorsanız, merak edip hayat öyküsünü okumuşsunuzdur... Ağabeyi Terry'nin onun hayatında çok etkili olduğunu biliyorsunuzdur. Şizofreni teşhisi konmuş olan Terry, David'den 10 yaş büyük, anneleri bir, ama babaları farklı. Terry geçirdiği nöbetler sebebiyle, yaşamını bazen hastanede, bazen evde geçiriyor. David çok sevdiği ağabeyinin etkisi ile Beat kuşağı edebiyatı, modern caz, Budizm ile tanışıyor; onu hayatı boyunca etkileyecek tohumlar erken yaşta atılıyor. Bowie, "Bana sahip olabileceğim en harika eğitimi verdi" diye bahsettiği ağabeyine hayran olduğunu, onun gibi olmak istediğini anlatıyor.


David Bowie' nin ailesindeki akıl hastalığı sadece ağabeyi ile sınırlı değil. Annesinin 3 kız kardeşinde, yani teyzelerinde de şizofreni yönünde semptomlar var: Biri hastanede yatıyor, bir diğeri lobotomi operasyonu geçiriyor. Terry de sonuçta, intihar ederek yaşamına son veriyor.


Ailesindeki delilik, tabii ki David Bowie için bir korku kaynağı. Ancak bunu yaratıcılığa dönüştürmeyi başarıyor. Sahnede yarattığı farklı persona, teatral karakterler, kostümler, şarkı sözlerinde tekrarlayan temalar yoluyla kendine bir çıkış yolu bulduğunu görebiliriz.

Yine de, ağabeyi ve kendisi için kaderin neden böyle farklı olduğunu merak ettiğini, "Kader neden muhteşem bir kişi olması için onu, akıl hastalığı için Terry' i seçmişti?" diye sık sık sorguladığını okudum…

Ailenin geçmişine dair çok da detay bulamadım, anne tarafından büyük dedelerin İrlanda göçmeni olduğu dışında... Geçmişlerinde nasıl bir travma olduğunu bilemiyorum, ancak 3 teyzenin ve Terry'nin akıl hastalığı ve intiharı, bana geçmiş nesillerden aktarılmış, önemli ve ağır bir yük taşıdıklarını düşündürüyor.


İşte bu noktada en baştaki konuya dönüyorum. Ailemizde, geçmiş nesillerin yaşadığı zorluklar, travmalar bizim için sadece sıkıntı kaynağı değildir; Onları onurlandırdığımızda, bize güç ve dayanıklılık da kazandırır, gelecek nesillerle paylaşabileceğimiz değerli bir miras oluşturur. O yüzden geçmişte yaşanan acılara, travmalara ezbere bir bakış açısıyla saplanıp kalmak doğru değil. Tabii ki teorik bilgilerden etkilenmek çok kolay ama ailemizin geçmişine teorik bir yaklaşımla bakamayız; "Ailemde göç/savaş/hastalık/travmalar var...Bunların yükünden kurtulmam lazım" diyemeyiz. Ailemizde yaşanan olaylar kişileri nasıl etkilemiştir, kişiler kaderlerini nasıl taşımıştır, bize bunlar nasıl aktarılmıştır ve hayatımızı nasıl etkilemiştir anlamak istiyorsak, daha derin bir anlayışa, daha geniş bir bakış açısına ihtiyacımız var. Kendi adıma, bu anlayışı, bu bakış açısını sağlayan Aile Dizilimi metodu için şükrediyorum…

David Bowie' nin yaşamına baktığımda gördüğüm şey işte bu... Üç teyzesinin ve ağabeyinin taşıdığı akıl hastalığı onda büyük bir korku yaratsa da, ağabeyine duyduğu sevgi kalbinde çok daha büyük bir yer tutmuş olmalı... Sevgi, saygı, onurlandırma. Bunlardan doğan güç. Yaşamına ve sanatına akıttığı büyük enerji.


Bowie' nin taşıdığı derin sevginin izini sürmek hoşuma gidiyor...Başka işaretler arıyorum: David Bowie henüz 15 yaşındayken, daha sonraları o da bir sanatçı olacak arkadaşı George Underwood ile kavga ediyor. İki oğlan bir kız meselesi yüzünden dövüşüyorlar. George, David'in sol gözüne sağlam bir yumruk atıyor. David 4 ay hastanede kalıp bir sürü ameliyat geçirdikten sonra, darbe alan gözü kör olmaktan kurtulsa da hasar tamamen giderilemiyor. Böylece David Bowie, onu eşsiz kılan bir özellik kazanıyor: Yüzünü sanki ikiye ayıran, sanki bize farklı iki kişi gibi bakan, farklı renkte iki göz.


İşte şimdi kafamda parçalar birleşiyor. Şizofreni. Kelimenin kökü şizo, bölünmek, yarılmak, ayrılmak, parçalanmak anlamını taşıyor.

Gözüyle ilgili olarak, bilinen bir gerçek: Kendisine böyle ilginç, onu başka bir dünyadan gelmiş gibi gösteren özelliği kazandırdığı için David Bowie arkadaşına teşekkür etmiş. Bunları söylemiş, evet.

Bense bu teşekkürü hayal ettiğimde, David Bowie' nin ruhunda, kalbinde yankılanan başka kelimeleri duyar gibi oluyorum:

"Sevgili dostum, ailemin taşıdığı şeyden bir parça, bir iz taşımama yardım ettiğin için teşekkür ederim."

 
 
 

Comentários


lotus.jpg

"Güzel olan her şey

kalpte büyür;

Değerli olan her şey

kalpten doğar:

Sevgin,

şefkatin,

meditasyonun."

OSHO

Bağlantıda kalmak için:

  • Instagram
  • Facebook

Bir şey söylemek, bir şey paylaşmak ya da sormak istersen:

Teşekkürler!

© 2023 by Turning Heads. Proudly created with Wix.com

bottom of page