Anneannem
- Satya
- 3 Eki 2022
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 Eki 2022

Anneannem İskeçe’de doğmuş. 6 yaşındayken Türkiye’ye gelmişler. Selanik’ten, İskeçe’den hep çok güzel bahsederdi. Anlattığı kocaman kocaman leziz mantarlar, bal gibi nefis incirler kalmış en çok aklımda.
Yıllarca gidip görmek istedim anneannemin doğduğu toprakları, hep merak ettim. Sonra bir fırsat oldu, eğitim ve iş için Selanik’e gittim. Büyük bir heyecanla çıktım yolculuğa. Orada geçirdiğim 3-4 günü unutamıyorum. Herkesin anlata anlata bitiremediği, büyük bir hevesle deniz kenarındaki kafelere, restoranlara doluştuğu, “İzmir’in daha moderni, daha güzeli” diye tarif ettiği Selanik bana o birkaç gün hapishane oldu. Şehre sığamadım. Büyük bir sıkıntı, daralma kapladı içimi; herkesten, her şeyden kopuk , yapayalnız, korunmasız hissettim. Sanki koskocaman dünyada bir başıma, kimsesiz kalmış, unutulup gitmiş gibi...
Koşa koşa döndüm eve, yurda.
İçine düştüğüm duyguları ancak sonra anlamlandırabildim:
Anneanneme hayat veren annesi, doğumdan sonra iyileşememiş, anneannem 1 yaşlarındayken de vefat etmiş.
Şimdi bu fotoğrafa bakarken, Selanik’te hissettiğim çaresizliği anneannemin bebek gözlerinde, ellerinde görüyorum. Acıyı, yalnızlığı büyük dedemin bakışında, oturuşunda tanıyorum. Güçlerini görüyorum.
Kalbim saygıyla, şükranla doluyor. “Anneanneciğim vazgeçmediğin için teşekkür ederim. Anneme hayat verdin, bu sayede ben de buradayım.”
“Sevgili büyük dedem, kaderine saygı duyuyorum. Yaşanan acıya rağmen, yeni bir aile kurup, yeni bir ülkede hayata devam ettiğin için minnettarım. Bu sayede anneannem sevgi dolu bir evde, sevgili kardeşleri ile birlikte büyüdü. Ve hayat devam etti.”
Kendi kendime gülümsüyorum sonra: Yunan müziğinden hiç bir zaman hazzetmedim ben, hep içime sıkıntı verdi; herkesin tatil cenneti saydığı yunan adalarına hiç çekim hissetmedim, bir kaç kez gitsem de öyle çok bayılmadım, uzo tatmak istemedim, Angelopoulos filmleri bana hiç cazip gelmedi.
Comentários